15 Temmuz 2016, Türkiye tarihinde bir dönüm noktası olarak kayıtlara geçti. FETÖ üyeleri tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi, ülke genelinde büyük acılara ve kayıplara yol açtı. O gece yaşanan olaylarda birçok masum insan hayatını kaybederken, bu şehitlerden biri de 15 Temmuz şehidi Yunus Uğur’dur. Henüz hayatının baharındayken, düğün hazırlıkları yapan Yunus, darbe gecesi vatanı için mücadele ederken şehit düştü. Bugün, 15 Temmuz’un hatırasını yaşatmak ve şehidimizin anısını yaşatmak amacıyla onların hikayelerini daha derinlemesine keşfetmek istiyoruz.
Yunus Uğur, 1990 yılında Türkiye’nin güzel şehirlerinden biri olan İstanbul’da dünyaya geldi. Genç yaşlarından itibaren ailesine düşkün, arkadaş çevresinde sevgiyle hatırlanan bir insandı. Eğitim hayatında başarılı olan Yunus, genç yaşta askeri okulu kazanarak, vatanına hizmet etme arzusuyla doluydu. Ailevi değerlere son derece önem veren bir birey olarak, düğün hazırlıkları yaptığı dönemde o dönemin en mutlu anlarını yaşayacak olmanın heyecanını yaşıyordu. Eşiyle birlikte bir ömür boyu sürecek hayalleri vardı. Türkiye’nin dört bir yanından gelen insanlar, aynı Uğur ailesi gibi gençlerin umutlarıyla dolup taşarken, bu hayalleri gerçekleştirmek için canlarını ortaya koymak zorunda kaldılar.
15 Temmuz gecesi, Türkiye üzerinde kara bir gölge gibi gezinen darbe girişimi başlatıldı. Halk, tankların önüne yatarak vatanını savunmaya çalıştı. İşte bu karanlık gece, Yunus Uğur’un kaderini de belirledi. Düğün hazırlıkları yaptığı dönemde, bir anda ülkesi için harekete geçme kararı aldı. Kahramanlık, bazen mutluluğun en güzel anlarında bile bir kenarda bekleyebilir. Yunus, vatan sevgisi ve görevi için bir örnek teşkil eden yüce bir ruhla, bu kötü niyetli girişimi durdurmak için mücadele etti. Gözleri hiçbir zaman korku ile dolmadı; aksine cesurca tankların önüne çıkarak, bütün cesaretiyle vatan için mücadele etti. Ancak, o gece düşman kurşunları ile şehit düştü ve hayalleri yarım kaldı.
Bugün, 15 Temmuz’un üzerinden yıllar geçse de, Yunus Uğur ve onun gibi nice kahramanların anıları asla unutulmadı. Onlar, sadece bir gün değil, her an bu memleketin bağımsızlığı için savaşanlar olarak kalacaklar. Düğün hazırlıkları yaparken, bir vatan evladı olarak elinde aldığı bir silah ile, evinde hayal ettiği o mutluluğun ötesinde kahramanlık gösterdi. Şehitliği, onun hatırasını yaşatmamız için bize bir görev verdi. Bugün, Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen anma etkinlikleri ve organizasyonlar sayesinde, Yunus gibi yüreklerdeki ateşin sürdürüldüğünü görüyoruz.
Yunus Uğur’un hayatı ve mücadelesi, sadece bireysel bir hikaye değil, aynı zamanda bir milletin kahramanlık destanıdır. Bugün onun ve diğer tüm şehitlerimizin anısını yaşatmak, onları unutmamak için var gücümüzle gayret göstermek, gelecek nesillerimize bu değerleri aşılamak amacıyla elimizden geleni yapmalıyız. Çünkü herkesin hayalleri, bir şekilde ulusun hayalleriyle birleşmiştir. 15 Temmuz Şehitler Abidesi, ülkemizin dört bir yanında yapılan anma etkinlikleri ve çeşitli programlarla bizlere bugünü unutturmamakta ve her 15 Temmuz'da yeniden hatırlatmakta. Böylelikle, şehidimizin, vatanı için duyduğu büyük aşkı anlayabiliyoruz ve onun hayallerinin aslında bizler için de birer miras olduğunu kabul etmeliyiz.
Sonuç olarak, 15 Temmuz’da hayatını kaybeden Yunus Uğur, sadece bir şehit değil, aynı zamanda bir sembol. Düğün hayalleri olan, geleceği için umutlarla dolu bir gencin, vatan sevgisi ve cesaretiyle yazdığı bir destandır. Unutmamak ve unutturmamak için işte bu nedenle onun ve diğer şehitlerimizin hatıralarını yaşatmaya devam edeceğiz. Her 15 Temmuz’da, yaşadığımız bu acı ama aynı zamanda gurur verici hikayeleri birer ibret dersi olarak gelecek nesillere aktarmak, bizlerin en önemli görevidir.