Bu yılki bayram kutlamaları, birçok aile için sevinç ve mutluluk dolu anlarla geçerken, bazı ailelerde ise tam tersine acı ve gözyaşıyla sona erdi. Aile içi şiddetin yaygınlaşması, özellikle bayram gibi özel günlerde yaşanan dramaların artmasına neden oluyor. Dilan’ın trajik ölümü ise bu durumun ızdırap verici bir örneğini sunuyor. Dilan, bayram sabahı kocası tarafından hunharca katledildi. Dilan’ın trajik ölümü, toplumu derinden sarstı ve bayram neşesi yerine yas hâkim oldu.
Olay, 24 Eylül 2023 tarihinde, İstanbul’da meydana geldi. Dilan, güzel bir bayram geçireceği umuduyla sabah erkenden uyanmıştı. Ancak, hayatta kalmak için kullandığı tartışmalı bir ilişki içinde, kocası tarafından yürek parçalayan bir saldırıya uğradı. Bayram sabahı, birçok kadının maruz kaldığı şiddetin bir başka örneği olarak Dilan, kocasının saldırısıyla hayatını kaybetti ve ailesi bir daha asla eski neşesine kavuşamayacak.
Komşuları, Dilan’ın kocasıyla olan ilişkisi hakkında daha önce duyulan sorunların olduğunu belirtiyorlar. Bayram kutlamalarının başlamasıyla birlikte Dilan’ın kocasının ruh hali daha da bozulmuştu. Sık sık yaşanan tartışmalar sonucu, Dilan’ın ailesi, genç kadının evliliğinin tehlikede olduğunu düşünmeye başlamıştı. Ancak, kimse bu trajedinin bu kadar kötü bir noktaya varacağını öngöremedi.
Dilan’ın ölümünden sonra, her kesimden bir tepki yükseldi. Kadın hakları savunucuları, bu tür olayların her geçen gün arttığını ve devletin bu konuda ciddi bir önlem alması gerektiğini vurguladı. Aile içi şiddeti önlemeye yönelik politikaların güçlendirilmesi gerektiği, toplumda farkındalık yaratılması ve destek mekanizmalarının artırılmasının elzem olduğu ifade edildi. Dilan’ın acı hikayesi, sadece kendisini değil, toplumu da derinden etkiledi.
Olay sonrası, Dilan’ın ailesi büyük bir trajedi yaşadı. Dilan’ın annesi yaptığı açıklamada, “Kızım bayram kutlaması yapmayı çok isterdi. Ama şimdi artık onunla bayram yapamayacağız” dedi. Dilan’ın ölümünün ardından, insanların bakış açılarını değiştirmek ve aile içi şiddet hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için toplumsal bir hareket başlatılması gerektiği ifade ediliyor. Dilan’ın başına gelenler, bizim de başımıza gelebilir. Bunun için herkesin üzerine düşen sorumluluğu alması gerektiği, şiddetin her türlüsünün kabul edilemez olduğunun altı çizildi.
Yerel yönetimler, kadınların şiddet mağdurlarına korunma sağlama sözü verirken, devlet desteğinin acil hale geldiği vurgulandı. Birçok sivil toplum kuruluşunun da bu konuya eğilmesi ve şiddete karşı duyarlılığı artırması, toplumun bu konuda bilinçlenmesine yardımcı olacaktır. Bayramda yaşanan bu acı olay, toplumsal cinsiyet eşitliği, aile içi şiddet ve kadın hakları konularında farkındalık yaratma ihtiyacını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu tür olayların son bulması adına gereken adımların atılması, Dilan gibi başka kadınların hayatlarının kararmasını önlemek için şarttır.
Dilan’ın yaşadığı bu trajik olay, sadece bir bireyin hayatına son vermekle kalmadı, aynı zamanda birçok ailenin duygusal dengesini de bozdu. Giderek artan aile içi şiddet vakaları, toplumun her kesimini etkileyen bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Bu olayın ardından insanların, kadınların yaşadığı zorluklara ve toplumsal sorunlara daha duyarlı olması gerekliliği bir kez daha hatırlatılmış oldu. Dilan’ın hikayesi, aile içi şiddetle mücadele eden herkes için bir sembol haline gelmeli, ve toplumsal değişim için bir kıvılcım olmalıdır.
Dilan’ın kaybından sonra, ailesi ile birlikte, bu olayı unutmamak ve bu sorunla mücadele etmek için daha fazla insanın destek vermesi gerektiği, toplumda farkındalık oluşturmanın ne denli önemli olduğu bir kez daha öne çıkıyor. Bayram coşkusu yerini yas ve hüznü bırakırken, bu tür olayların bir daha tekrarlanmaması için hep birlikte mücadele edilmelidir.