Filistin, son yıllarda tarihinin en zorlu dönemlerinden birini yaşıyor. Savaşın acımasız yüzü, aileleri dağıtırken, sağlık hizmetleri de büyük bir çöküş yaşıyor. Bu karanlık tablo içinde, hayatta kalan son umut ışıkları arasında, Filistinli doktor Neccar ve onun tek çocuğu uzakta bir ülke olan İtalya’ya ulaştı. Artık savaşın izlerinden uzak, güvenli bir gelecek arayışında, Neccar ve çocuğu yeni bir yaşam kurmaya çalışıyor. İşte bu hikaye, umudun ve dayanıklılığın bir sembolü olarak karşımıza çıkıyor.
Dr. Neccar, Suriye iç savaşının patlak vermesiyle birlikte Gaza'da yaşamaya başlayan, savaş koşullarında sağlık hizmeti sunmaya çalışan yetenekli bir cerrah. Onun için mesleği, sadece bir iş değil; aynı zamanda insanların yaşamlarını kurtarmak adına bir yaşam mücadelesiydi. Savaşın gölgesinde, hastanede geçirdiği yoğun günlerde hayatını kaybeden birçok hastası, onu derinden etkiledi. Ancak savaşın acımasız yüzü, Neccar’ı da bir noktada bir seçim yapmaya zorladı; ya bu kirli savaşın içinde kalacak ya da geride kalan son çocuğuyla birlikte yeni bir hayata yelken açacaktı.
Neccar’ın tek çocuğu, 7 yaşındaki Amina, savaşın getirdiği kayıplara ve dehşet dolu anlara tanıklık etmiş bir çocuk olarak, hayatta kalmak için mücadele ediyor. Amina’nın toprağında yaşadığı korkular, Neccar'ın kararını etkilemişti. Çocuğunun güvenliği için risk almayı göze alan doktor, bir süre yeraltında gizlenmeye çalıştıktan sonra, sonunda İtalya’ya gitme kararı aldı. Her adımında, geleceği için endişe duysa da, çocuğunu koruma arzusuyla doluydu.
İtalya’ya ulaştıklarında, hayatlarının en zor anlarından birine daha tanıklık ettiler. Yerel STK'lar ve gönüllüler, Neccar ve Amina için kapılarını açtı. Yeni bir ülkede, yeni bir dil ve kültürle karşılaşmak, başlangıçta zor olsa da, burada sundukları destekle birlikte Neccar ve Amina, yavaş yavaş kendilerini bu yeni hayata adapte etmeye başladılar. Neccar, triyaj uzmanı olarak çalışmaya başlayıp, burada hayat kurtarmak için elinden gelenin en iyisini yapmayı hedefliyor. Ayrıca, Amina’nın eğitimi için de büyük çaba sarf ediyor, onun geleceğini güvence altına almak için elinden gelen her şeyi yapıyor.
İtalya’nın sunduğu olanaklar, Neccar için umut dolu bir kapı açtı. İtalya hükümeti, savaş mağdurlarına sağlanan destek programları ile Neccar ve Amina’nın entegrasyon süreçlerine yardımcı oluyor. Bu durum, doktorun mesleğine dönmesi ve çocuğunun eğitiminde büyük bir adım atmasına olanak tanıyor. Ancak, tüm bunlara rağmen Neccar’ın savaşın acı anıları zihninden silinmiş değil. Her gün gözleri önünde canlanan görüntüler, yaşadığı travmanın etkilerini unutturacak kadar güçlü değil.
Neccar, Amina ile yaşadığı yeni hayatı paylaşırken, sosyal medya aracılığıyla destek arayışlarını ve deneyimlerini de paylaşıyor. Bu durum, benzer şartlarda olan birçok aile için bir örnek teşkil ediyor. Çocukların savaşın kurbanı olmasını istemeyen Neccar, tüm dünyanın ilgisini savaş mağduru çocuklara çekmenin önemine değiniyor. İtalya, kapılarını açarak onlara bir umut sundu, ancak bu, ışığın sonunda görülen bir yol olarak kalmayacak; aynı zamanda bu travmanın ardından da dayanışmanın nasıl olacağını göstermek için herkesin istediği bir adım. Bu çerçevede, Neccar’ın varlığı ve hikayesi, daha büyük bir dayanışmanın sembolü oldu.
Sonuç olarak, Dr. Neccar ve Amina’nın hikayesi, savaşın getirdiği acılara karşı insani bir lepra gibi büyüyen bir umut ışığıdır. İtalya’da buldukları yeni yaşam, sadece kendilerine değil; aynı zamanda başka birçok savaş mağduru aileye de ilham kaynağı olmuştur. Gelecekleri için verdikleri mücadele, umudun her koşulda var olabileceğini gösteren bir hatırlatmadır. Hayatlarının belki de en zor zamanları geride kaldı, ancak önlerinde daha aydınlık bir yol var. Neccar ve Amina’nın hikayesi, her şeye rağmen dayanmanın ve yeni bir başlangıcın mümkün olduğunun en güzel örneklerinden biri olarak kalacak. Onların da yaşadığı bu yeni hayat, birçok yetim ve savaş mağduru çocuk için bir umut kapısı açacaktır.