Son günlerde İstanbul'da yaşanan olay, hem yerel halkı hem de bulundukları bölgede yaşayanları derinden sarstı. Şehrin sakin bir mahallesinde gerçekleşen trajik olayda bir adam, belgelenen bilgilere göre, kendi eşini öldürdükten sonra aynı silahla canına kıyma yoluna gitti. Bu olay, hem kadına şiddet meselelerine bir kez daha dikkat çekmişken, hem de ruh sağlığına dair önemli tartışmaları gündeme getirdi.
Olay, akşam saatlerinde İstanbul'un nüfusu yoğun bölgelerinden birinde meydana geldi. İddialara göre, evli çift arasında devam eden bir tartışma sonucu, yüzlerce insanın şahit olduğu bu felaket, öncelikle komşular tarafından duyuldu. Komşularının ifadesine göre, sık sık duyulan kavga ve yüksek sesler, birçok kişinin bu durumu önceden fark etmesine neden oldu. Olayın yaşandığı gece, yine tartışmanın büyümesiyle birlikte, kocanın oldukça öfkeli hareketleri ve bağırmaları, olaya tanıklık edenler tarafından dikkatle izlendi. Bu noktada, koca aldığı bir karar ile eşine karşı şiddete başvurdu. O anlar, o evin kapısını açıp çıkan komşular tarafından maalesef kaydedilebildi.
İlk aşamada, kocanın elindeki silahı kullanarak eşine ateş ettiği bilgisi verildi. Kuşkusuz, bu olayın ardından herkesin aklındaki soru, neden böyle bir duruma gelindiği oldu. Aile içindeki şiddetin, ruhsal sorunların veya maddi problemlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı konusunda farklı teori ve görüşler ortaya atıldı. Olay yerinde bulunan sağlık ekipleri, kadın için hemen müdahalede bulundu ancak gelen ekipler ne yazık ki kadının hayata döndürülemeyeceğini belirtti. Olay sonrası, kocanın da kendi hayatına son vermesiyle birlikte bir evin geçirdiği bu olay, herkesin aklında farklı düşüncelere yol açtı.
Bu tür olaylar, sadece gerçekleştiği mahallede değil, tüm şehirde ve ülkede kadına yönelik şiddet konusunu yeniden gündeme getirdi. Toplumumuzda kadına yönelik şiddet, gün geçtikçe artan bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Çeşitli sosyal platformlarda bu konuyla ilgili başlatılan kampanyalar, toplumu bilinçlendirmekte önemli bir rol oynuyor ancak hala bu farkındalığın artırılması için yapılması gereken çok şey var. Herkes tarafından bilinen, kadına yönelik şiddetin yalnızca birkaç tekrar eden durumdan ibaret olmadığı, sosyolojik ve psikolojik birçok etmenin etkisi ile büyüyen bir problem olduğu gerçeği ile yüzleşilmesi gerekiyor.
Olayın ardından, İstanbul'da kadınları koruma görevini üstlenen çeşitli sivil toplum kuruluşları, acil durumlar için daha fazla kaynağın tahsis edilmesi ve önleyici tedbirlerin artırılması gerektiği konusunda kamuoyunu bilgilendirdi. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması adına, mahallesi bazında yapılacak topluluk toplantılarının ve farkındalık seminerlerinin artması gerektiği vurgulandı. İnsanoğlu, bu tür trajedilerin tekrarlanmaması için birbirine destekli olmalı ve toplumsal bir caydırıcılık oluşturmaya çalışmalıdır.
Sonuç olarak, kadına yönelik şiddetin toplumsal bir mesele olduğunu unutmamak gerekiyor. Eşini katledip intihar eden kişinin yaşadığı kargaşa ve trajedinin, aynı zamanda birçok insana yaşam dersi vermesi gerektiği düşünülüyor. Kadınların yaşam haklarının korunması, aile içindeki iletişim sorunlarının çözümü ve ruh sağlığının öncelikli bir mesele olarak ele alınması, gelecekte olası benzer durumların önlenmesi için manevi bir sorumluluk olarak herkesi ilgilendiriyor.