Marmara Denizi, 25 Ekim 2023 tarihinde saat 14:05’te meydana gelen 3.0 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. Depremin merkez üssü, İstanbul’un kıyılarına 17 kilometre mesafede yer alıyordu. Sarsıntılar, İstanbul’un birçok ilçesinde hissedildi ve vatandaşlar arasında paniğe neden oldu. Yer bilimcileri, Marmara Bölgesi'nin sık sık deprem riski altında olduğunu ve yapılan hazırlıkların büyük önem taşıdığını vurguluyor. Bu deprem, bilhassa son zamanlarda artan ve dikkat çekici hale gelen sismik aktiviteyle ilgili endişeleri yeniden gündeme getirdi.
3 büyüklüğündeki bu küçük ölçekli deprem, özellikle gün içerisinde yoğun iş temposuna sahip İstanbullular için ani bir şok etkisi yarattı. Depremin hissedildiği anlarda, birçok kişi acil durum eğitimi almadığı için ne yapacağını bilemedi. Bazı vatandaşlar, test edercesine kapılara yöneldi ve güvenli bir alana geçmek için panik halinde hareket etti. Sosyal medya platformlarında ise depremle ilgili hashtag’ler hızla yayıldı ve birçok kullanıcı, deneyimlerini paylaşarak anlık durumu aktardı. Bazı kullanıcılar, deprem sırasında gördükleri görüntüleri ve hissettiklerini aktararak, herkesin dikkatli olması gerektiğinin altını çizdi. Özellikle deprem anında yapılan tasarruflar, birçok kişinin üst katlardaki dairelerden bir an önce aşağı inme çabasını artırdı.
Deprem uzmanları, Marmara Bölgesi’nin sismik aktivitesi açısından önemli bir noktada olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, Marmara Denizi’nde yaşanan bu sarsıntının, daha büyük depremlerin habercisi olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Uzmanlar, düzenli olarak deprem tatbikatları yapılması ve bilinçlendirme çalışmalarının artırılması gerektiğini vurguluyor. Bilim insanları, İstanbul’un özellikle Kuzey Anadolu Fayı üzerinde yer almasının, bölgedeki deprem riskini artırdığını hatırlatıyor. Yılmaz, “Bu tür düşük magnitüdlü depremlerin, büyük depremler öncesinde bir uyarı niteliği taşıdığı düşünülebilir. Dolayısıyla, dikkatli olmalıyız,” diyerek durumu özetliyor.
Bu depremin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve AFAD, deprem sonrası acil durum planlarının ne kadar etkili olduğunu değerlendirmeye aldı ve halkı bilgilendirme faaliyetlerini hızlandırdı. Ekiplerin sahadaki aktiviteleri sürerken, yerel yönetim kurumlarının da bu süreçte halkı bilinçlendirme görevleri büyük önem taşıyor. Deprem anında yapılması gerekenler ve acil durum çantasında bulunması gereken eşyalar hakkında bilgilendirici broşürler dağıtılmakta ve çeşitli seminerler düzenlenmekte. Çünkü büyük şehirlerin tehdit altında olduğu unutulmamalı ve buna hazırlıklı olunmalıdır.
Gelişen teknoloji ile birlikte erken uyarı sistemlerinin iyileştirilmesi gerektiği de gündemde. Uzmanlar, depremlerin önceden tespit edilmesi için yapılması gereken yatırımların zaman kaybetmeden gerçekleştirilmesinin hayati önem taşıdığını savunuyor. Bu tür olayların yaşanmasının ardından oluşan panik duygusunu azaltmak için, insanları bilinçlendirmek büyük bir sorumluluk. Hem bireyler hem de kurumlar, afet yönetimi ve kriz anında iletişimin nasıl olması gerektiği konusunda kendilerini geliştirmelidir.
Sonuç olarak, Marmara Denizi’ndeki bu 3 büyüklüğündeki depremin, İstanbullulara önemli dersler sunduğu aşikardır. Deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmek, hazırlıklı olmak ve bu doğrultuda tedbirlerin alınması, şehirde olası bir afette kayıpların en aza indirilmesine yardımcı olacaktır. İstanbul, deprem kuşağında yer alan bir şehir olarak, her bireyin bu konuda duyarlı ve bilinçli olması gereken bir yerdir. Umut ediyoruz ki, bu tür olaylar, halkın bilinçlenmesine ve gerekli önlemlerin alınmasına sebep olur.