58 yaşındaki Elif Demirtaş, hayatının en zor dönemlerinden birini geride bıraktı. Meme kanserini yenmeyi başaran Demirtaş, geçirdiği aort kapağı ameliyatıyla sağlığına kavuştu. Bu mücadele dolu süreç, kendisinin yeniden hayata tutunması açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Demirtaş, yaşadığı bu zorlukları ve hayata nasıl yeniden tutunduğunu gazetemize anlattı. Üstelik bu değişim, sadece fiziksel değil, ruhsal olarak da onu nasıl etkilediğini paylaştı.
Elif Demirtaş, 2019 yılında yapılan rutin check-up sonucunda meme kanseri teşhisi aldı. İlk başta büyük bir şok yaşayan Demirtaş, kendisine ve ailesine bağlı kalabilmek için hemen tedavi sürecine girmeye karar verdi. Chemotherapy ve ışın tedavisi süreçleri boyunca kendine olan inancını kaybetmeden, destek aldığı aile ve arkadaşları ile birlikte bu zorlu mücadeleyi sürdürdü. “Kötü günler geçirdim ama her zaman hayatta kalmayı ve yeniden sağlığıma kavuşmayı düşündüm” diyen Demirtaş, bu süreçte kendisi için en önemli motivasyon kaynağının ailesi olduğunu ifade etti.
Meme kanserini yendikten sonra hayatına dair umut dolu planlar yapmaya başlayan Demirtaş, durumu daha iyiye gitmeye başladığında sağlık kontrolüne gitmeyi de ihmal etmedi. Ancak bir başka sağlık sorunu, beklenmedik bir şekilde kapısını çaldı. Yapılan kontroller sonrasında, kalp kapakçığında sorun olduğu tespit edildi. Uzmanlar, Demirtaş’a aort kapağı ameliyatı olması gerektiğini bildirdi. Yaşadığı kanser tecrübesinin ardından bir başka ameliyatla daha yüzleşecek olmanın korkusunu yaşayan Demirtaş, yine de kararlıydı. “Geçen her gün benim için bir hediye,” diyerek, hayatına olumlu bakmayı başardığını vurguladı.
Aort kapağı ameliyatı için hastaneye yatan Demirtaş, bu sürecin de ilkine benzer şekilde ilerleyeceğine inanıyordu. Ameliyat öncesi birçok testten geçti ve doktorunun verdiği bilgiler ışığında hazırlıklı bir şekilde ameliyata girdi. Başarılı bir operasyondan sonra hastanede tedavi sürecine devam etti. Hayata yeniden dönüş hikayesinin içerisinde, bu ameliyatın hem fiziksel hem de ruhsal etkileri büyük oldu. “Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum” diye konuşan Demirtaş, iyileşme sürecinin ardından hayatına daha da sıkı sarıldığını ifade etti.
Ameliyat sonrası, yoğun bakım sürecinde yaşadığı deneyimleri ve karşılaştığı zorlukları, meme kanseri ile mücadelede kazandığı irade gücüyle aşmayı başardı. Hem bedeninin hem de zihninin sağlıklı bir geleceğe dair umut taşıdığını belirten Demirtaş, sağlık sorunları sonrası bakış açısının nasıl değiştiğini de şu sözlerle ifade etti: “Aynaya baktığımda artık sadece bir hastalıkla savaşan kadın değil, hayatın ne kadar değerli olduğunu anlayan bir birey görüyorum.”
Demirtaş’ın yaşadığı bu zorlu süreç, yalnızca kendi hikayesi değil, birçok kişiye ilham vermesi gereken bir mücadele olarak karşımıza çıkıyor. Hayatla olan mücadelesinin ardından gelen zafer, aynı zamanda bir topluluk oluşturacak kadar anlamlı. Kanser ve kalp hastalığı gibi zorlayıcı süreçlerden geçen bireyler için motivasyon kaynağı olabilen bu deneyim, umut dolu sözleriyle birçok insana cesaret veriyor. “Umudunuzu asla kaybetmeyin. Her gün yeni bir başlangıçtır” diyerek deneyimlerini paylaşan Elif Demirtaş, yaşadığı bu süreçte kendisine yardımcı olan doktorlarına ve aile üyelerine de teşekkür etmeden geçmiyor.
Sonuç olarak, Elif Demirtaş’ın hikayesi, yalnızca sağlık sorunlarını yenme çabası değil, aynı zamanda hastalıkla olan kompleks ilişkimizi de yeniden gözden geçirmek için bir fırsat sunuyor. Hayatın her bir anı kıymetli ve yaşamak için bir fırsat daha varken umudu kaybetmemek gerektiğini hatırlatıyor. Özellikle kanser gibi ciddi hastalıklarla mücadele edenler için umut ve cesaret dolu bir mesaj taşıyan bu hikaye, toplumda farkındalığı artırma adına büyük bir önem taşıyor.