İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Gazze'deki insani durumu değerlendirirken dikkat çeken bir açıklamada bulundu. "Gazze'de kimse açlıktan ölmüyor" diyen Netanyahu'nun bu sözleri, hem yerel hem de uluslararası kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Gazze Şeridi'nde yaşayan halkın şartları, sıkı bir şekilde gözlemlenen insani krizle birlikte, Netanyahu'nun iddialarıyla çelişiyor. Peki, Gazze'deki gerçek durum ne? Rakamlar ve tanıklar bu konuyu nasıl aydınlatıyor? Bu haberimizde, Gazze'deki insani durumu ele alacak, rakamlarla desteklenen verilere ve bölgedeki tanıkların ifadelerine yer vereceğiz.
Gazze, onlarca yıldır süren çatışmalar ve kısıtlamalarla boğuşuyor. Birleşmiş Milletler ve çeşitli sivil toplum kuruluşları, burada insani durumun kritik seviyelerde olduğunu bildirmekte. 2023 yılı itibarıyla Gazze’de 2 milyonun üzerinde insan yaşamakta ve bu insanların büyük bir kısmı temel ihtiyaçlarını karşılamada ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalıyor. Rakamlar, yetersiz gıda ve su kaynaklarının yanı sıra, sağlık hizmetlerine erişim konusunda da büyük sorunlar olduğunu gösteriyor. BM’ye göre, Gazze’de yaşayan her 4 kişiden 1’i gıda güvensizliği ile mücadele etmekte ve bu durum, ülkedeki açlık oranlarının arttığını gösteriyor.
Netanyahu’nun açıklamasına yanıt veren uluslararası insani yardım kuruluşları, Gazze'deki insanları temsil eden veriler sunarak, yaşanan krizin boyutlarını gözler önüne seriyor. Örneğin, 2022 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Gazze’de ortalama bir aile aylık 450 dolarlık bir gelire sahipken, temel gıda maddelerine olan harcamaları beklenenin oldukça üzerinde. Yiyecek fiyatlarındaki artış ve ekonomik sıkıntılar, bu ailelerin geçimlerini sağlamakta zorlanmasına neden oluyor, bu da açlık sorununu gün yüzüne çıkarıyor.
Gazze'de yaşayan birçok insan, Netanyahu'nun sözlerini yalanlayacak hikâyelere sahip. İsmail, 35 yaşında bir baba ve beş çocuk babası. Ailesinin üç gündür yiyecek bulamadığını belirtiyor. İsmail, "Politikacılar rahat koltuklarında oturup açıklamalar yapabilir, ancak burada hayatta kalmak için mücadele ediyoruz. Çocuklarım aç ve bu durumu onlarla konuşmak zorundayım. Bu nasıl bir yaşam?" diyerek bölgedeki sıkıntıları dile getiriyor. Annesinin, gıda bulamadığı için zayıfladığını söyleyen Elif ise, "Açlık, bizim için günlük bir realite. Her gün biraz daha zorlaşıyor," şeklinde duygusal bir ifade kullanıyor.
Uluslararası iş dünyası ve siyasi arenada yankı uyandıran Netanyahu'nun açıklamaları, Gazze'deki insani durumu sorgulatan bir tartışmanın kapılarını araladı. Gazze'deki insani durumla ilgili muhalefet ve destekleyici birçok görüş var. Ancak sokaktaki insanların, sosyal medya ve diğer iletişim kanallarında paylaştığı gerçekler, Netanyahu’nun iddiaları kadar güçlü bir şekilde yankı bulmakta. Her geçen gün daha fazla insan, bölgede yaşanan insani krizin gerçek yüzünü ortaya koymaya çalışıyor.
Sonuç olarak, Netanyahu'nun açıklamaları, Gazze’nin durumu konusunda geniş bir değerlendirme gerektirmektedir. Dünya genelinde bu tür insani krizlerin göz ardı edilmemesi gerektiği konusunda önemli bir hatırlatma yapan bu durum, kamuoyunu harekete geçirmesi açısından büyük bir etkiye sahip. Gazze'deki insani krizin önlenmesi adına kamu ve özel sektörlerin harekete geçmesi gerektiği bu süreçte, sorumluluğun yalnızca bir politikacıya ait olmadığını da unutmamalıyız. İnsanın en temel ihtiyacı olan gıda ve suya ulaşmanın herkesin hakkı olduğunu bilerek, daha fazla ses çıkartmaya yönelik adımlar atılması gerekiyor.